15 Ocak 2013 Salı

Yusuf Atılgan - Anayurt Oteli

Yusuf Atılgan

1921 yılında Manisa'da dünyaya gelmiştir.İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur.Bitirme tezinin konusu, Tokatlı Kani: Sanat, Şahsiyet ve Psikoloji'ydi. Daha sonradan yazacağı iki önemli romanında; Aylak Adam ve Anayurt Oteli'nde bunun etkilerini açıkça görebiliriz.
Bunun dışında, kendi yaşadığı hayatın, dönem dönem düştüğü boşlukların, sorgulamaların ve arayışın içinde olup, bunu yarattığı kahramanlarına da yansıttığı kanısındayım.Şöyle ki, üniversite öğrenciliği sırasında Türkiye Kominist Partisi'ne katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla  10 ay hapis yatmıştır.1946 yılında serbest kalmış ve öğretmenliği elinden alınmıştır.Aynı yıl Manisa'nın Hacırahmanlı Köyü'ne yerleşerek çiftçilik yapmıştır.(ki bu köy, Anayurt Otelin'de beklediği kadının gideceğini söylediği köydür.).1976'da İstanbul'a tekrar dönerek çevirmenlik,danışmanlık ve redaktörlük yapmıştır.1989 yılında da Kadıköy Moda'daki evinde geçirdiği kalp krizi sebebiyle vefat etmiştir.
Manisa'da geçirdiği 30 yılın etkilerinin, kitaplarında izlerini taşıdığını düşünüyorum.Tıpkı her iki kitabında karakterlerin bir kaçış, kurtuluş esnasında soluğu sinemada almaları gibi...Yusuf Atılgan'ın yakın çevresi, O'nun sinemaya nasıl tutkun olduğundan bahsederler.

Mürşit Balabanlılar, “Hapis, İntihar ve
İşkence” adlı yazısında bunu şöyle belirtir:

(Yusuf Atılgan) edebiyat fakültesindeki derslerin bir ikisine şöyle bir
uğrar, sonra ver elini Beyoğlu... Bir sinemadan çıkar diğerine girer,
hatta kaçırdığı film varsa Karagümrük’e, Çarşıkapı’ya kadar uzanır.
Müthiş bir sinema tutkunudur.

Turan Yüksel ise, “Yusuf Atılgan’ın Özgeçmiş Belgeseli” adlı yazısında Atılgan’ın
sinema tutkusuyla ilgili olarak Zeki Sözer’in şu sözlerine yer verir:

Yusuf ağabey sinemayı çok iyi izlerdi. Sinema üzerine kitaplar hatta
İtalya’dan gelen dergiler okurdu. Bize sinemayı o sevdirdi.
Manisa’da oynayan iyi filmleri hiç kaçırmazdık. Manisa’ya gelmeyip
yalnız İzmir’de oynayan olursa İzmir’e giderdik. 

Yusuf Atılgan, özellikle Anayurt Oteli'ni yazarken kullanmış olduğu teknik ve görsele dayalı verdiği ayrıntılı bilgilerde açıkça sinema tutkusunun izlerini görebiliyoruz.
Anayurt Oteli, otel katibi Zebercet'in gecikmeli Ankara treniyle gelen kadını üç günden beri, beklemesiyle başlar.Okumaya devam ettikçe,Zebercet'in geriye dönüşlerle geçmişini anlatmasının yanında, zaman zaman dışardan bir anlatıcının da katılımına şahit oluyoruz.
Zebercet'in sade ve tekdüze hayatı bu kimliği belirsiz kadının gelişiyle alt üst olur.Otelde kalanlar arasında toplum tarafından hoş karşılanmayacak kişiliklere de çok cesurca yer verilmiştir.Ticaret için gelenler,tiyatrocular, evli iki öğretmenin yanı sıra eşcinsellerin, tek gecelik ilişki için gelenlerin,hayat kadınlarının varlığını da görüyoruz.
Zebercet, asosyal ve yalnız bir kişilktir.Takıntılı, hastalıklı kişiliğinin yanında düzenli yaşantısı vardır.Otelden pek fazla çıkmaz; saç tıraşı ,hamam, postane gibi işlerin hepsini bir halleder.Cinsel ihtiyacını ise,10 yıldır yanında çalışan ortalıkçı kadın uyurken giderir.Yusuf Atılgan özellikle bu bölümde diyeceğini sakınmadan,neyse onu yazmıştır.Öyle ki karakterin, horoz dövüşünde tanıştığı genç çocuğa, duyduğu cinsel istek, bu zamanda bile kolay kaldırılabilecek bir durum değilken;O bunu yazabilmiştir. Ancak Anayurt Oteli, 1970 sonrası Türkiyesi'nde yaşanan toplumsal olaylara sırtını dönmüş bir roman olarak,Yusuf Atılgan'ı ihanetle suçlayan eleştiriler dahi olmuştur.

Ne olursa olsun, kişinin yalnızlığı, psikolojik yabancılaşma temalarını işleyen Yusuf atılgan'ın eserleri olmadan eksik olurduk gibime geliyor.Hele ki toplumsallaşmayla bireye verilen önemin giderek azalması, gelişen teknolojiyle değersizleşen bireyin kendini ararken çektiği sıkıntılar ve yaşadığı bunalımlara,romanlarında  yer vermesi oldukça anlamlı.
Atılgan’ın romanında otelin her bir odasının geçmişi, buna bağlı olarak da psikodinamik boyutu vurgulanıyor.Bir numara,doğduğu aynı zamanda kendini astığı ve beklediği kadının kaldığı oda.Emekli albayın kaldığı 6 numaralı oda, temizlikçinin odası...

Yazarın benimsediği çağdaş yazım tarzının yanında, okuyan üzerinde bırakmak istediği etkiyi de başarılı bir şekilde başardığını düşünüyorum.Zebercet'in psikolojik durumu; kadını saplantılı bir şekilde beklemesi, ortalıkçı kadın yine uyurken ilişkiye girmesi ve onu boğması, ardından otelin kedisini tavayla öldürmesi...Bütün bunlar kahramanın, ruh halinin ne kadar bozuk, kötü tarafının iyi yanını bastırdığını ve sonunda da insani yanını kaybetmesiyle yazarın bize hissettirmek istediği rahatsızlığı fazlasıyla duyumsuyoruz.
Zebercet yalnızlığı, iletişimsizliği, kendi psikolojik nedenlerinden
ötürü daha uç noktalarda yaşar, ama sorunu genel insanlık sorunudur.
Ayrıca romanın topluma dönük bir yanı olduğunu unutmamalıyız.
Atılgan haksız düzenden, sömürüden, ezilenlerden söz etmese de
Anayurt Oteli bir tür başkaldırı romanıdır, çünkü dolaylı bir biçimde
sergilediği toplum, anlayışsızlığın, acımasızlığın, şiddetin ve
ahlâksızlığın yaygın olduğu yozlaşmış bir toplumdur.İşte bütün bunlardan dolayı Yusuf Atılgan, rahatsızlık duymamızı istemiştir.Mesajını bu şekilde veren yazara,yönetmene,senariste bayılıyorum.Ben diyeceğimi dedim   gerisi size kalmış diyerek bizi piç gibi ortada bırakırlar.


1986 yılında roman, Ömer Kavur tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştır.Baş rollerinde Macit Koper,Şahika Tekand, Serra Yılmaz ve Orhan Çağman yer alır.

1980 Askeri darbesinin Türk sinemasında yaptığı büyük değişikle siyasal toplumcu sinema ortadan kalkmış, yerini bireyi anlatan edebiyat uyarlamaları almıştı. Anayurt Oteli bu öncü ''karakter çalışması" filmlerinin ilki ve en önemlisidir. Filmde Macit Koper'in oynadığı Zebercet de bu karakterlerden en derin biçimde işlenmiş olanıdır.
Macit Koper(filmden bir sahne)

Film, romana sadık kalarak çekilmiştir.Ancak çoğu sahneleri özellikle müstehcen kısımlarına yer verilmemiştir.Romanın,Psikolojik bir ağırlığı olduğu için karakterin yaşadığı öenmli olaylar ;cinsel haz anı, boşalması, ortalıkçı kadınla sevişmesi ve genç çocukla sinemada yaşadığı tensel iletişim...Bunlar da verilebilseydi eğer, dünya çapında kült bir film olurdu heralde...

Anayurt Oteli, en iyi 10 Türk filmi arasında yer alır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder